Bilindiği gibi birkaç gün önce, Büyük Zafer’in
yıldönümünde, 30 Ağustos Zafer Bayramı‘nı
resmî törenlerle kutladık.
Aslında bu bayramı, stadyumlarda, halkın coşkulu
katılımıyla, dosta düşmana gösterecek bir şekilde, pek çok ülkenin yaptığı gibi
kutlamayı çok isterdik. Ama ne yazık ki mevcut iktidarla böyle bir şey mümkün
olamadı.
Doğrusunu isterseniz, Ulusal Bayramlar toplumdaki ulus bilincini pekiştiren, halka dostu
ve düşmanı göstererek bilinçlenmesini sağlayan çok önemli günlerdir. Ancak
uluslaşma karşıtı bir tutum sergilenince ister istemez bayramlar da resmî
törenlerden ibaret kalmaktadır.
Elbette bu konuda epey bir yol kat ettikleri inkâr
edilemez. Zaten Bayram gününde bile şöyle bir etrafa, resmî kurumlara,
mahallelerde vatandaşların evlerine bakıldığında, evlerine bayrak asarak bu
kutlamalara katılanların oranı, en iyimser tahminle bile belki yüzde 10’dur.
Emin olun daha fazla değil.
Peki, neden?
Çünkü ülkemiz 25 yıla yakındır siyasal İslamcı bir
iktidar tarafından yönetilmekte olup adım adım ulus kimliği yok edilmeye, tüm
kimliklerin sözde eşit bir şekilde kendini ifade edebileceği yeni, federatif
bir devlete doğru geçmeye çalışmaktadırlar. Zaten BOP’ ta görev alıp bölge ülkelerinin ABD ve İsrail tarafından
parçalanmasının baş aktörlerinden olup da hem stratejik hem de jeopolitik
olarak bölgenin en önemli ülkesinde benzer gelişmelerin yaşanmaması
düşünülemezdi.
Öyle de olmaktadır. Nasıl mı?
Şöyle:
Bir toplumda ulusal duyguları en çok uyandıran ve
pekiştiren şey nedir biliyor musunuz? Ülkenin içinde bulunduğu tehlike, tehdit,
emperyalist baskı ve saldırıdır.
Tabii bu tehdit, tehlike ve saldırılar sadece dışarıdan
müdahaleyle olmaz. Hatta daha çok, günümüzün Teali İslam, Kürt Teali Cemiyeti,
İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi örgütlerin özelliğini taşıyan, emperyalizmin
içerideki oyuncuları sayılan “5. Kol” olarak da ifade edilen,
uluslaşma karşıtı, toplumu parçalayabilecek her türden örgütle de yapılabilir.
Eğer ki, ülkemize
ait burnumuzun dibindeki adaların Yunanistan tarafından işgaline bile
ses çıkartılmayıp, Kıbrıs’ta olup bitene seyirci kalınıp, ulus devleti
etnik ve dini parçalara ayırma gibi amaçlarını açık açık ifade edenlere karşı
bile tepki gösterilmeyip, önemsizleştirilip en basit deyimle destek bile
olunuyorsa…
Bunun en önemli nedeni, yıllardır çabaladıkları ulus
bilincini yok etme çalışmalarının kesintiye uğramaması ve bu türden duygu ve
düşüncelerin yeniden uyanmasının engellenmesidir. İşte ülkemize yönelik iç ve
dış her türden tehdit ve tehlikenin görmezden gelinmesinin ve sessizlikle
geçiştirilmesinin en önemli nedeni budur.
Bu arada, bir süredir, birbiri ardına açılımlar falan
yapılmaya çalışılarak, yıllardır sürdürülen İslamlaştırma dışında, Arap ve Kürt
açılımından sonra Alevi açılımına da başlanıldı ya… İşte tüm bunların amacı,
Türkiye’yi ulus olmaktan çıkararak etnik ve dini kimliklere ayrışan federe bir
devlet yapmaktır. Hâliyle bunun yolu da ulus devlet içinde belirsizleşen,
görünmez hale gelen etnik ve dini kimliklerin tekrar canlandırılması, ulus
kimliğin önüne geçirilmesi gerekmektedir.
Bunun için de, bu yapılmakta olan açılımlarla birlikte
ulus devlette olamayacak pek çok haklarla birlikte, Arap kökenli
vatandaşlarımız Arapçılaştırılıp, Sünni olanlar Sünnicileştirilip, Kürtler
Kürtçüleştirilirken, Aleviler de Alevicileştirilecektir.
Yani siz, Ulusal Bayramınıza bile sahip çıkmayıp
ülkenizde olup biteni kayıtsızlıkla izlerken, federasyona gidiliyor.
Haberiniz olsun…
01-09-2025